Betül Fırat ile Edebiyat Üzerine Röportaj
Röportaj
Soru 1: Lütfen kendinizi tanıtır mısınız?
Cevap: Ben Betül FIRAT. Yazar, şair, köşe yazarı ve şarkı sözü yazarıyım. Aynı zamanda bir kamu kurumunda Ziraat Yüksek Mühendisi olarak çalışmaktayım. Edebiyat Sanat Meltemi Platformu Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeniyim.
Şu ana kadar yayınlanmış 18 kitabım, 36 şarkı eserim bulunmakta. Yazarlığa adım attığımdan bugüne kadarki süreç boyunca 11 ödüle layık görüldüm. 5 antoloji derlemesi ve 20 civarında antolojide yer aldım. Çeşitli yarışmalara katıldığım gibi Edebiyat Sanat Platformu aracılığıyla 2 yarışma düzenledim. Ekip arkadaşımla birlikte etkinliklerimize devam etmekteyiz. Bu ödüller arasında seçkiye seçilme, mansiyon ve başarı ödülleri bulunmakta. Bedensel engelli olmamdan dolayı da “Bir Başarı Öyküsü” olarak anılmaktayım. Yazarlık serüvenim başlayalı çok olmuş olsa da eser sahibi olmam 6 yıllık bir süreç içerisinde ilerledi ve bu zaman da bu kadar şey yapmak mutluluk verici.
Soru 2: Yazarlık yolculuğunuz nasıl başladı?
Cevap: Yazar sonradan olunur mu bilinmez ama ben yazar doğduğumu düşünüyorum. Lise ve öncesinde beyitler ve denemeler yazmaya başlamıştım. Lisede ‘kompozisyon’ sınav için de yazmış olsam edebiyat hocamız beğendiği için sınıfa okumayı tercih ederdi. O dönemlerde bunun bir yetenek olduğunu fark etmeden sadece şiir ve deneme yazarak geçirirdim. Başka konulara da yeteneğim olsa da yıllar içinde ilgilenmeyince körelse de edebiyatı hiç bırakmadığımı söyleyebilirim.
Aynı zamanda çok da okuyan biriyim. Her anlamda kitaplarla iç içe olmak güzel.
Soru 3: İlham kaynaklarınız nelerdir?
Cevap: Bazı yazarlar derler ya “İlham perim geldi.” diye. Ben böyle düşünmüyorum, perilere inanmak bayağı fantastik duruyor. Duygu yoğunluğu ve hayal gücüne inanıyorum. Kâğıdın kalemin (şimdi bilgisayar oldu) başına gidip gelip “Yazmam gerekiyor…” diyenlerden değilim. Genelde ben istemesem de yazılar kendiliğinden dökülüyor. Saatlerce yazı masamın başında beklemiyorum kısaca. Bazen bir rüyam oluyor yazdığım, bazen de not alabilirsem kendiliğinden dökülen dizeler. Asıl çalışma işi yazdıktan sonra düzenleme ve düzeltme kısmı alıyor vaktimi.
Soru 4: Yazarken en çok hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Cevap: Yazarken dingin bir kafaya ihtiyacım var. Çalışan bir kadınsanız maalesef ki istediğiniz ortamı yakalamak çok zor. Hem ruhen hem de zihnen sakin olmam gerekli. Dahası kafamı toparlayabileceğim ve aklımdan geçenleri yazıya dökebileceğim sessiz bir ortama ihtiyaç duyuyorum. Ortam gürültülü ise de odaklanmak için müzik dinlemeyi seçebiliyorum. Bir şekilde olduğum yerden ve andan soyutlanmam gerekiyor. Beni yazarken görenlerin korkması da olası çünkü belli bir trans hâlinde oluyorum. Yazım bittiğindeyse yeni uykudan uyanmış kadar ortamla alakasız ve içimdekileri dökmenin verdiği huzurla güne devam edebiliyorum. Aklımdan cümleler geçerken uygun bir ortamda değilsem ve not dahi alamıyorsam bu benim için büyük bir sıkıntı sebebi olmakta.
Soru 5: Karakterlerinizi nasıl oluşturuyorsunuz?
Cevap: Bir dramda katılımcı olursunuz ya da lider, bir tiyatroda da oyuncu olursunuz. Roman ve hikâyelerde roller veya görevler bu şekilde dağıtılmıyor. Kurgusal olarak ilerlemeniz ve mantık hatası yapmamanın ötesinde öncelikle biçtiğiniz role uygun karakterler olmasını istiyorsunuz. Kurgular kendiliğinden belirse de zihnimde, neredeyse cinsiyetsiz ve görseli olmadan hayal ediyorum ama bunu yazarken mutlaka bir cinsiyet ve şekil vermem gerekiyor. Karakter isimlerini mesela rolüne ve kişiliğine uygun belirlemeye çalışıyorum. Bazen karakter betimlemesini yapmıyorum, okurun hayal gücüne bırakmak istediğimden. Çok keskin olmuyor o yüzden karakterlerim. Daha çok olaya ve içinden geçen duygu, düşüncelere odaklanmasını istiyorum okurun. Yani karakterler kendiliğinden hayalimde canlansa da kurgu ile birlikte, ona bir beden, kişilik ve ad vermek genelde hikâyenin konusuna ve gidişine bağlı oluyor.
Soru 6: Okuyucularınıza vermek istediğiniz ana mesaj nedir?
Cevap: Daha önce kendimin fark etmediği bir şeyi bir okurum kitap incelemesinde yazmış. Her hikâyemde bir önerme oluyor diye. Hayat dersi de diyebilirsiniz buna. Genelde iyiliği ve güzel şeyleri aşılamak istesem de bazen olumsuz cümle veya kurgularla olabiliyor bu. Yine de dünyada kazanan tek şey iyilik olsun istiyorum. Herkes iyi olursa kimsenin kimseye zararı dokunmaz, diye bir düşüncem var. Okurken keyif almaları ve akıcılığı yakalamaları yeterli benim için.
Soru 7: Yeni projenizden bahseder misiniz?
Cevap: Aynı anda 7 kitap, 2 derleme eser, 4 şarkı, 1 yarışma ve daha katıldığım nice eser dönemsel olarak zihinsel bir yorgunluk oluşturdu bende. Bu ara herhangi bir şey düşünmüyorum desem de 18. kitabımın düzenlemesi bitti ve çıkması için yayınevine ulaştım. Hikâye ve şarkı sözü yazmaya devam diyorum. Köşe yazılarıma da elimden geldiğince devam ediyorum. 8-10 adet başladığım ve kurgusu belli romanım var ama vakit bulup yazamıyorum. Belli bir sakinlik yakalayabilirsem bu romanlarımın üzerine yoğunlaşmak ve yapabildiğim kadarını okurla buluşturmak istiyorum.
Soru 8: Genç yazarlara önerileriniz nelerdir?
Cevap: Çevremde çok fazla yazar ve şair var. Tabii ki birbirimizde eleştirdiğimiz yönler de bulunuyor. Mesela belli bir popülerlik yakalamak için yazar olmak isteyenler çok. Zamanın birinde aklına bir şeyler gelmiş ve birkaç eserden sonra kendisi için geçen bir hevesten öteye gidememiş yazarlık. Bu durumda da çok kişi bulunmakta.
Yazarlığı bir yaşam biçimi, hayat felsefesi hâline getirmek gerektiğine inanıyorum. Bir insanı nitelerken bir işi sürekli yapıyor olması gerekir ki bu onun unvanı ya da niteliği olsun. Birkaç rol oynamış ve sahneden inmiş oyunculara eski oyuncu denir mesela, çünkü artık icra etmiyordur. Eser sahiplerini de bu şekilde görüyorum. Tek eserle ün kazanan yazar ve şairleri örnek verirler sorduğunuzda bu tarz insanlara ama araştırsalar, o yazar ve şairlerin çeviri yapmak, mecmualarda boy göstermek ya da edebiyatın farklı kısımlarında yer aldıklarını görebilirler.
Gençlerimize tavsiyem de yetenekleri varsa değerlendirmeleri ve hayat boyu sürdürmeleridir. Popülerlik veya bir heves uğruna bir anda çıkıp bir anda kaybolmamalarını dilerim. Önce kendilerini keşfedip neye yatkın olduklarını öğrenmeleri gerekli. Sonrasında da bunu geliştirmek için çaba harcamak gerekli. İyi bir edebiyatçı olmanın yolu çok okumaktır. Her zaman derim önce dolmanız gerekli, taştığınızda ancak güzel cümlelerle süslenirsiniz.
Yazarlığı bir yaşam biçimi, hayat felsefesi hâline getirmek gerektiğine inanıyorum. Bir insanı nitelerken bir işi sürekli yapıyor olması gerekir ki bu onun unvanı ya da niteliği olsun. Birkaç rol oynamış ve sahneden inmiş oyunculara eski oyuncu denir mesela, çünkü artık icra etmiyordur. Eser sahiplerini de bu şekilde görüyorum. Tek eserle ün kazanan yazar ve şairleri örnek verirler sorduğunuzda bu tarz insanlara ama araştırsalar, o yazar ve şairlerin çeviri yapmak, mecmualarda boy göstermek ya da edebiyatın farklı kısımlarında yer aldıklarını görebilirler.
Gençlerimize tavsiyem de yetenekleri varsa değerlendirmeleri ve hayat boyu sürdürmeleridir. Popülerlik veya bir heves uğruna bir anda çıkıp bir anda kaybolmamalarını dilerim. Önce kendilerini keşfedip neye yatkın olduklarını öğrenmeleri gerekli. Sonrasında da bunu geliştirmek için çaba harcamak gerekli. İyi bir edebiyatçı olmanın yolu çok okumaktır. Her zaman derim önce dolmanız gerekli, taştığınızda ancak güzel cümlelerle süslenirsiniz.
Soru 9: Gelecekte görmek istediğiniz temalar nelerdir?
Cevap: Kendi açımdan, kendimi daha da geliştirip kurgusallıkta ilerlemek isterim. Mesela yazdığım bir hikâye neden dizi ya da film olmasın, yazdığım bir çocuk romanı neden bir animasyon ya da çizgi filme dönmesin… Kendimden ziyade eserlerimin tanınması ve üst seviyelere ulaşmasını isterim. Okur bir yerde bir cümle okuyunca benim olduğunu bilecek kadar tanımalı beni, benim kendim için hedefim bu.
Soru 10: Okuyucularınızdan aldığınız en etkileyici geri bildirim neydi?
Cevap: İlk kitabım deneme ve aforizmalardan aynı zamanda hayat ile ilgili kıstaslardan oluşuyordu. Şiirsel bir yazım olduğu için “Düşünceli Cümleler Kraliçesi” lakabını uygun görmüştü bir okurum. Başka bir okurum da şiirimi okurken ağladığını söylemişti. Bir başkası kurgularımı gerçek gibi okuduğunu söylemişti. Kimisi de bir klasik okuyor gibi tat aldığını belirtmişti. Genelde çok güzel yorumlar ve geri dönüşler aldım okurlardan.
Benim için keyifli bir söyleşi oldu. İlginiz için çok teşekkür ederim. Edebiyatla kalın, hoşça kalın.
Benim için keyifli bir söyleşi oldu. İlginiz için çok teşekkür ederim. Edebiyatla kalın, hoşça kalın.
Görüşlerinizi yoruma yazabilir misiniz?